Korona Söyleşileri
Şirin Tüfekçi: “Annemle babam bir hafta önce Çorum’dan izinden döndüler, kendilerini kucaklayıp sarılamadım daha. Hasret gideremedim koronadan dolayı.”
Hüseyin İşlek / Berlin
Şirin hanım, Veli bey, Koronalı günlere nasıl yakalandınız? Hazırlıklı mıydınız?
Şirin Tüfekçi: Pek hazırlıklı olduğumuz söylenemez. Böyle birşey aklımızın ucundan bile geçmezdi. Yaşadığımız şey, bir kereye mahsus yaşanacak birşey gibi geliyor bize, bir daha yaşanmaz diye düşünüyorum. Kim bilebilir ki insanların hayatını altüst eden ve gündemini böyle değiştiren bir salgının geleceğini. Bizim şu anda 23 personelimiz var, öncelikle onların sağlığı bizim için önemli idi. O süreçte ister istemez kısa çalışmaya girdik. Zira satış olmayınca, satış elemanlarımızın yapacağı birşey yoktu. Üretim devam etti ama kısa çalışmaya da girdik. Neticede günlük satışlar aksayınca, üretimi her ne kadar yapmış olsak da, orada da aksamalar yaşadık.
Veli Tüfekçi: O arada arka planda yapılması gereken bir sürü işler vardı, düzenleme ve tadilat işleri gibi örneğin.
Şirin Tüfekçi: Bunların dışında devlet desteğinin alınabilmesi için yapılması gereken, kredi anlaşmalarının hazırlıkları gibi. Biz normal küçük esnaf olmadığımız için, hemen kendinizi online kaydedin, gelin 14 bin Avro alın gibi bir şey olmadı bizde. Korona günleri nedeniyle orta ve büyük ölçekli iş yerlerine verilen özel kredi olan “KfW Schnellkredit”i alabilmek için hazırlıklar yapmak gerekiyordu, muhasebecimizle paralel çalıştık o dönemde. Sonunda istediğimiz krediyi alabildik ve o da bizi oldukça rahatlattı.
Personelden hastalanan ya da çıkış alan oldu mu? Siz çıkış verdiniz mi?
Şirin Tüfekçi: Bizim hiçbir elemanımız hastalığa yakalanmadı, önlemlerimizi erken aldık. Dezenfektan ve maskelerimizi erken temin ettik. Hem kendimiz, hem de personelimiz için yeteri kadar malzememiz vardı. Bizde hiç hasta olan ve Koronaya yakalanan olmadı. Bu süreçte hiç kimseye çıkış vermedik, kendisi çıkış alan da olmadı. Ancak daha önceden ayrılmak isteyen bir elemanımız, kendi özel durumundan dolayı üzülerek ayrılmak zorunda kaldı. Onun Korona ile kısa çalışma ile bir ilgisi yoktu.
Veli Tüfekçi: Bir elaman ayrıldı ama iki yeni eleman aldık.
Bir süre kapattık dediniz! Peki ne zaman açtınız işyerini yeniden?
Şirin Tüfekçi: Mart ayının ilk günlerinde başlayan salgın söylentileri ve hükümet uyarıları ile 9 Mart ve 28 Nisan arası kapatmak zorunda kaldık koşullar gereği. Bu süreçte satışlarımız yaklaşık iki ay kadar tamamen durdu. Ama biz üretime devam ettik içerde. Verilen sözler ve bağlantısı yapılan işler vardı, onları yetiştirmek zorunda idik. O arada reyonları ve “showroom”u değiştirdik.
Veli Tüfekçi: Üretime devam ettik ama öncelikle hem bizler, hem de personel sosyal mesafeye dikkat ederek, maskelerimizi takarak çalıştık. Yani kısacası Alman ve Berlin Eyalet Hükümeti’nin öngördüğü tüm kurallara uyduk, sosyal mesafeye dikkat ettik, maskelerimizi kullandık ve kullanmaya aynen devam ediyoruz.
İnternet üzerinden satış yapma imkanı buldunuz mu?
Şirin Tüfekçi: Biz zaten internet üzerinden satış yapıyorduk. Ancak Koronalı günlerde internet satışlarımız biraz daha arttı ve güzel oldu.
Veli Tüfekçi: 2000’li yılların başından beri internet üzerinden satış yapıyorduk ama bu süreçte internet satışlarımızda gözle görülür bir artma oldu.
Biraz da özelinize geçelim mi? 9 ay önce anneanne ve dede oldunuz? Bu süreçte aile ilişkileri nasıl oldu?
Şirin Tüfekçi: Anneanne ve dede olarak ilk aşamada oldukça zorlandık, çünkü torunumuzu ve tüm aileyi kendimizden uzak tuttuk. Üç hafta kadar ancak dayanabildik. Uzaktan telefonla canlı gördük ama yetmiyordu bu bizlere.
Veli Tüfekçi: Bir de bizim ilkimiz olduğu için, o dönem bir hayli zor oldu ama daha sonra yavaş yavaş biraraya gelmeye başladık. Kendimizde bir risk olmadığını gördüğümüzde biraraya gelmeye ve torunu sevmeye başladık. Yani yeni yeni görmeye başladık bebeğimizi. Yeni yeni doyasıya kucaklamaya başladık, ama olsun şimdi daha tatlı oluyor Mustafa Emir’i sevmek.
Şirin & Veli Tüfekçi: Öncelikle büyük bir eksiklik tabii, onu kucağa alamamak, sevememek
Veli Tüfekçi: 55 yıldır beklenen ve istenen bir olay. Var olan, kucağa almak istediğin bir oyuncak gibi. Canlı bir oyuncak gibi, var ama kucağına alamıyorsun Koronadan. Kucağa alamamak üzücü. Kızımızın hamileliğini duyduğumuzda gözyaşlarımız, sevinç gözyaşlarımız vardı; doğumda bu kat be kat arttı. Aynı heyecanı doğduğunda da, ilk kucağımıza aldığımızda da yaşadık. Ben onu kucağıma aldığımda da sevinç gözyaşlarından kaçınmadım ve döktüm ve şimdi de dökebilirim yani.
Şirin Tüfekçi: Tabii ki özlem duyuyoruz. O büyük bir eksiklik ama onun herhangi bir şekilde hastalanmış olması, veya bizim dikkatsizliğimiz sonucu hasta olabilecek olması bizi daha çok üzerdi. Biz bu durumu göze alamadık ve oğlumuzdan uzak kalmayı yeğledik ilk günlerde. Özlemimizi bağrımıza bastık bir süre uzak kaldık.
Korona ile ilgili sizin söylemek istedikleriniz! Müşterilerinize bu konuda önerileriz var mı?
Şirin Tüfekçi: Dünya var olduğu sürece bu tür pandemiler geçirdi ve yaşadı. Günümüzde teknolojik olanaklar daha fazla o yüzden bunları yaşamak mümkün. Bunun da mutlaka çaresi bulunacaktır, geçmişte olduğu gibi. Ama yine de her ne kadar çevremizde Allah’a şükürler olsun ki bu tarz olayları yaşamadığımız için olsa da dikkatli olmakta yarar var. Koronavirüsü hafife almamak gerekir. Korunmakta mutlaka yarar var. Herkese dikkatli olmasını öneriyor ve tavsiye ediyorum.
Veli Tüfekçi: Tabii ki bu bir hastalık, dikkatli olmak gerekiyor. Ama hayatı da karartmaması lazım insanın kendisine. Gerekli önlemleri alıp hayatı normal akışında yaşamaya çalışmak gerekiyor. Yoksa durum farklı hastalıkların doğmasına da sebep olabilir. Özellikle psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkabilir, varsa artabilir. Fazla endişe etmeye gerek yok, korkmadan yaşamayı öğrenmeliyiz diye düşünüyorum.
Veli bey, bu soru size. Siz bir süre önce Türkiye’ye kısa bir ziyaret gerçekleştirdiniz. Gidiş ve gelişte yaşadıklarınızı okurlarımızla paylaşır mısınız?
Veli Tüfekçi: Türkiye’ye giderken veya gelirken yani dönüşte, hemen hemen hiçbir sıkıntı ile karşılaşmadım. İzmir Havaalanı’na indiğimde termal kamera olduğunu söyledikleri bir kamera önünden hep birlikte geçtik. Evimize giderek normal yaşantımıza devam ettik. Benim gittiğimde maske takmak zorunlu idi. Ama insanlarımız maske konusuna Türk insanının duyarlılığı ile yaklaşmışlar, takan da vardı, takmayan da. Takan sayısı bana göre çok azdı, yüzde doksanı takmıyordu diyebilirim.
Bir hafta sonra ben geri döndüm. Almanya’ya dönüşte uçakta bize bir bilgi formu verdiler. O formda Almanya’ya iner inmez 14 gün karantinada kalmamız gerektiğinin bilincinde olmamız gerektiği yazıyordu. Ayrı bir forma da adımızı, soyadımız, adresimiz ve telefon numaralarımızı, hangi uçakla uçtuğumuzu ve koltuk numaramızı not ettiler. Her iki bilgi formunu imzalayarak hosteslere bıraktık. Kimlik kontrolünden geçerken de polis üzerine basarak, herkese tek tek evimize gittiğimizde, en kısa zamanda Korona testi yaptırmak için Gesunheitsamt’lara (sağlık dairesi) gidilmesi veya bilgilendirilmesi gerektiğini söylüyordu. Ben onu yaptım. Oradaki görevli evde kalmam gerektiğini söyledi, ancak işim olduğunu ve çalışmam gerektiğini söyleyince, test yaptırırsam ve negatif çıkarsa çalışmaya devam edebileceğimi söyledi. Ben de ev doktoruma giderek o testi yaptırdım ve 10 dakika içinde sonucunu alarak, sağlık dairesine bildirdim. Belgeyi yanımda taşımam gerektiği söylendi ve sağlıklı çıktığım için çalışmaya başladım.
Aslında bu testi hiçbir nedene ve sebebe dayanmaksızın herkesin yaptırmasını öneririm. Eğer bir başka ülkeden sebebi ne olursa olsun dönüyorsanız, hem kendiniz, hem sevdikleriniz; hem de çevrenizdeki insanlar için test yaptırın, sağlıklı olduğunuzdan emin olun.
Şirin ve Veli Tüfekçi çiftine bu güzel söyleşi için teşekkür edip ayrılmak üzere kapıya doğru yönelirken
Şirin hanım bir dakika diyor: “Önemli bir şeyi unuttum, bunu mutlaka söylemem lazım.”
“Buyurun” diyorum ve söyleşinin başlığı ortaya çıkıyor. Aslında bu yazıdan en az 3-5 başlık çıkar ya:
Şirin Tüfekçi: Annemle babam bir hafta önce Çorum’dan izinden döndüler. Kendilerini kucaklayıp sarılamadım daha. Hasret gideremedim Koronadan dolayı. Yani hiç kimseye sarılamadık doyasıya Koranadan dolayı.
İlk yorum yapan olun