FATOŞ TOPAÇ: 60 YIL SONRA SEÇME SEÇİLME HAKKIMIZ HALA YOK

Berlin Eyalet Parlamentosu Yeşiller Partisi Lichtenberg 4. Bölge Milletvekili adayı Fatoş Topaç ile söyleşi

Hüseyin İşlek / HAYPA.de / ÖZEL HABER

Sayın Fatoş Topaç, Yeşiller Partisi Lichtenber 4. Bölge Milletvekili adayısınız. Sizi biraz yakından tanıyalım mı?

Fatoş Topaç: Bu dönem Bündnis 90/Die Grünen Fraksiyonu sosyal ve bakım politikaları sözcüsüyüm. Birçok sivil toplum örgütü ve meslek kuruluşlarıyla sosyal sorunlar ve bakım alanındaki sıkıntıları çözmek için çalışmalarımız oldu. Bunların başını son 15 ay da Covid-19 pandemisi ve beraberinde getirdiği sorunlar çekti. Bu çalışmalarımı elbette devam ettirmek isterim. Sosyal politikalarda her zaman her kuruş için savaşmamız gerekiyor, ama bu yasama döneminde bir hayli bütçe ayırabildik, bunun sonuçlarını da günlük hayatta net bir şekilde görebildik.

Hepimizin bildiği gibi konut sorunu çok ciddi bir sorun Berlin’de. Kiraları sınırlama çabalarımız anayasa mahkemesince durduruldu ki bu konuda federal hükümet yıllardır kiracıları korumak için gereken yasal değişiklikleri yapmadığı gibi içinde yaşadığımız dört duvarımızı kâr amacıyla yağmalayan büyük sermayelerin döndüğü bir pazar yerine çevirdi. On binlerce Berlinli boğazından kısarak uçurum kiralar ödemek zorunda bırakılıyor. Geçmiş hükümetin üç kuruşa sattığı yüzbinlerce konut bizi bu günlere getirdi. Yeşil belediyeler olarak burada gerek Friedrichshain-Kreuzberg gerek Neukölln semtlerinde satışa çıkarılan konutları devreye girip kiracıları korumak için elimizden geleni yaptık bu dönem. Böylece birçok insan evini kaybetmedi. Ama bu yeterli değil ve köklü çözümler gerekli. Bunun için verilen haklı bir mücadele var iki yüz bin insan şu ana kadar DW Enteignen başlığı altında kamulaştırmayı destekliyor. Ancak böylesine zengin bir ülkede evsizliğin olması da beni son derece üzüyor ve gelecekte de çalışmalarımı sürdürmek istiyorum. Günümüzde 50.000’den fazla Berlinli evsiz! Devlet olarak, hükümet olarak buna çözüm bulmak zorundayız bu birkaç yıl alacak ama mümkün! Bu süreç pek çok düzeyde güç ama buna değer!

Almanya’ya gelen ilk göç’ten 60 yıl sonra da hala seçme seçilme hakkımız yok. Yaşlıları temsil eden kuruluşlarda bizim birinci kuşak maalesef temsil edilmiyor ve birçoğu haberdar bile değil böylesi bir temsilciler kurulunun varlığından. Bu bizim toplumsal hayatın dışında kalmamız anlamına geliyor ve yalnızlığı da beraberinde getirebiliyor. Bireysel ihtiyaçları karşılayabilen bakım hizmetine, danışmanlıktan toplumsal yasama katılım kadar her şeyi içeren bir altyapı gerekli. Son 15 ay içerisinde onların ne kadar özverili çalışıp hepimizin sağlığını korumak için ellerinden geleni yaptıklarını hepimiz gördük. Çoğunlukla çalışan anneler olmak üzere ebeveynlerine bakan çocuklar. Gelecek dönemde federal düzeyde Yeşil bir hükümette zaten bu konularda hazırladığımız program ve konseptlerimizi hayata geçirme olanağımız olur diye ümit ediyorum. Çünkü bu sorun da çözülebilir ve biz çözmeye hazırız!  Buna ek olarak hem kamu hizmetinde hem de özel sektörde ihale uygulamalarında, insanların tecrübelerini, çok dillilik gibi nitelikleri toplumda sahip olduğumuz deneyimlerle birlikte Berlin’in kentsel çeşitliliğini yansıtacak şekilde değiştirmek istiyoruz. Biraz yol almış olsak ta bence yeterli değil! AfD ile buzdağının ucunu günlük işlerimizde yaşıyoruz. Onlar Almanya’yı ve şehrimizi karanlık bir çağa geri götürmek istiyorlar onların meselesi kin, nefret, ırkçılık ve ayrımcılık. Biz dostça ve kardeşçe yaşadığımız şehirde hiçbir taviz vermedik ve vermeyeceğiz Berlinlilerin çoğu gibi!

Biz Yeşiller, “Berlin karışımı” diye adlandırılan dar gelirli ve orta halli insanların ayni semtlerde birlikte yaşamalarına önem veriyoruz ve özellikle Lichtenberg’deki seçim bölgemde bu, önümüzdeki birkaç yıl içinde kesinlikle büyük bir konu olacaktır.

Yeşiller olarak, insanların cinsel tercihleri doğrultusunda yaşayabilmelerini istiyoruz. Elbette bu, klasik feminist taleplerin zaten karşılandığı anlamına gelmez. Her aşamada/seviyede adil olmayan dağıtım sorunlarımız var. Bunun için de mücadelemizi sürdüreceğiz. Berlin nüfusunun yarısından fazlası tek başına yaşıyor. Yalnızlık zamanımızın en büyük sorunlarından birisi ve bu korona pandemisi kapsamında daha belirginleşti. Buna karşı en büyük cevap insan arasına karışmak ve zamanımızı başkalarıyla paylaşmamız, Evden çıkın, gezin, telefonla bağlarınızı canlı tutmaya çalışın, beklemeyin! Tek çare çıkıp insanların arasına karışmak ya da dostlarla evlerimizde görüşmek.

Yeşiller olarak, doğayı ve çevreyi korumayı gerçekten savunan tek orijinal biziz. Bu sorular 40 yıl öncesinde Yeşiller’in kurulmasına yol açtı ve bu nedenle partimizin DNA’sının bir parçası. Parti programımızda iki kavram 60 kez yan yana geliyor. Burada tüm içeriği ve fikirleri listelemek bu çerçeveyi aşar. Ancak parklarımız, ormanlarımız ve yeşil alanlarımız yaşam kalitesi ve sağlık getiriyor ve iyi bir şehir iklimi yaratıyor. Bu kentsel yeşil alanları iklim krizinden korumak istiyoruz. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde, birbiri ardına oldukça sıcak yazlar yaşandı. Berlin’in ağaçları ve bitkileri, kuraklık ve yüksek sıcaklıklardan büyük ölçüde zarar gördü. Böcekler, kuşlar ve diğer hayvanlar gittikçe daha az besin bulur oldular. Bu nedenle de Berlin, Paris İklim Anlaşması hedeflerine ulaşmak için üzerine düşeni yapmak zorundadır. Bu nedenle, iklim acil durumu ilan eden, kömürü kullanımdan kaldırmaya karar veren ve ısıtmada dönüşü başlatan ilk eyalet olduk. 10.000 yeni ağaç diktik, parkların ve yeşil alanların bakımını arttırdık. Berlin’in 2030 yılına kadar sıfır emisyon bölgesi olmasını, en azından şehir içinde olmasını istiyoruz. Bu amaçla, ülke çapında ilk mobilite yasası ve bisiklet yolları ile yerel toplu taşımaya yapılan büyük yatırımlarla önemli adımlar attık, atmaya bundan sonra da devam edeceğiz. 

Sevgili Fatoş hanım, son söz sizin! Seçmenlerinize, Berlinlilere ne söylemek istersiniz? Aslında sorularım birkaç konuda ayrı ayrı olacaktı ama siz anlatmaya başlayınca sormayı düşündüğüm tüm soruları hemen hemen yanıtladınız, ben de sizin sözünüzü kesmek istemedim.

Fatoş Topaç: Covid-19 pandemisi ve yansımaları dolayısıyla toplum olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Bundan kendisine pay çıkarmak isteyen anti-demokratik çevreler var ki bunların meclisteki kolu AfD’dir.

Bu hepimizi, başta biz göçmenleri hedef olarak görüyor ve gösteriyor ırkçı politikalarıyla. Bundan dolayı seçme seçilme hakkı olan herkesin mutlaka seçimlere gidip oy hakkını kullanmalarını önemle rica ediyorum. Çünkü biz oyumuzu kullanmasak, onların iradesi sandıkta bize fatura olarak çıkar! Çünkü politikayla ilgilenmeyenle politika ilgilenir. Elbette öncelikle Yeşiller Partisine ve bana oyunuzu verin derim. Sevgili Hüseyin abi, geçmiş dönemlerde olduğu gibi bu seçimlerde de yanımızda oldun. Çok çok teşekkürler. Senin aracılığınla Berlinlilere kucak dolusu selam ve sevgilerimi gönderiyorum.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*