Geçtiğimiz Ocak ayında Türklerin Almanya’ya göçü ile ilgili “Berlin Basın Müzesi/Arşivi” kurma çalışmalarına hız veren ATGB üyesi Berlinli gazeteciler, bu ay yapılan toplantıda “Berlin Haber Ajansı” (BHA) kurma hazırlıkları başlattı.
Hüseyin İşlek / HAYPA.de
ATGB – Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Berlin Eyalet Temsilciliği’nin geleneksel olarak her ayın ikinci Pazartesi günü düzenlediği üye toplantılarının ikincisi bu yıl 8 Şubat’ta yine Türk-Alman İşverenler Birliği’nde (TDU) gerçekleşti. “Medyanın Canlı Tanıkları” bölümünün konuğu ise bu kez gazeteci yazar Mümtaz Ergün oldu.
ATGB üyesi Berlinli gazeteciler “Berlin Haber Ajansı” çalışmalarını başlattı
Başkent Berlin ve çevresinde soğuk ve aşırı kar yağışı nedeniyle geniş kapsamlı katılımın olmadığı Şubat ayı toplantısında, geçtiğimiz Ocak ayında Türklerin Almanya’ya göçü ile ilgili “Berlin Basın Müzesi/Arşivi“ kurma çalışmalarına hız veren ATGB üyesi Berlinli gazeteciler, bu ay yapılan toplantıda Yıldırım’ın önerisi ile “Berlin Haber Ajansı” (BHA) kurma hazırlıklarına da başladı. Basın Ajansı kurma fikri herkesçe olumlu bulunurken, bazı üyeler Berlin’in başkent olmasının, Federal Almanya Parlamentosu’nun da bu kentte bulunmasının ayrıca bu yıl 26 Eylül’de yapılacak federal, eyalet ve ilçe seçimleri nedeniyle ajansın bir an önce kurulması gerektiği üzerinde dururken, teklifi getiren Ali Yıldırım ve bazı üyeler de bu oluşumun sağlıklı ilerleyebilmesi için, öncelikle yaşanan süreçte bir havuz oluşturulmasının yanında yeni yapılanma çalışmalarına da başlanılması gerektiğini savundu. Tüm üyeler konuyla ilgili ayrıntıların ve geniş kapsamlı görüşmenin 8 Mart’a bırakılması konusunda görüş birliğine vardılar, ancak ajansın sadece Berlin ile sınırlı olmamasını istediler.
Medyanın Canlı Tanıkları bölümünün konuğu gazeteci yazar Mümtaz Ergün
“Medyanın Canlı Tanıkları” bölümünün Şubat ayı konuğu “TDU (Türk Ekonomi Dergisi” Genel Yayın Yönetmeni ve “Kreuzbergliyiz Hepimiz” adlı kitabın yazarı, gazeteci yazar Mümtaz Ergün oldu. Ergün yaşamından kısa kısa kesitlerle başladığı sunumunda, dernekçilik ve gazetecilikle tanıştığı ilk yıllarını, TDU’daki medya çalışmaları ile 1980’li yıllarda suçlu gençler yurdunda eğitimci olarak çalışırken toparladığı anekdotlarını değerlendirerek 1986 yılında yazdığı “Kreuzbergliyiz Hepimiz“ adlı kitabını tanıttı.
Sunumu, Birliktv Genel Yayın Müdürü ve ATGB Berlin üyesi Hikmet Tekemen görüntüledi.
Birlik TV Genel Yayın Müdürü ve ATGB üyesi Hikmet Tekemen’in kamerasıyla görüntülediği ve YouTube’da da yayınlanan sunumunda, kendisinin meslekten bir gazeteci olmadığını belirten Ergün, “Bütçesini ay sonuna kadar zor denkleştiren küçük bir sağlık memurunun Cumhuriyet çocuğu olarak büyüdüm. Babam Cumhuriyet sonrası kurulan ilk sağlık mekteplerinden birinden mezun. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda da bir süre Antep’te Fransızlara karşı savaşmış ve bacağından vurulmuş bir gaziydi. Sol görüşlü bir aileden geliyorum. Bunda beş kardeşin en büyüğü ve Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu ağabeyim Hüseyin Ergün’ün rolü büyüktü. Türkiye’de 60’lı yılların ortalarında kurulan Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun (FKF) ilk başkanıydı.
Daha sonra çok genç yaşta Mehmet Ali Aybar, Behice Boran ve Sadun Aren’lerin TİP’inde partinin genel yönetim kuruluna kadar yükseldi. Aynı zamanda da soğuk savaş yıllarının da çocuğuyum. Bir döneme damgasını vuran 68 kuşağının etkisi altında yetiştim. Türkiye de Avrupa’daki bu hareketlerden etkilendi. Okula Ankara’da başladım. Ortaokul ve liseyi Ankara Atatürk Lisesi’nde okudum. Son yıl Cumhuriyet Lisesi’ne geçtim. O zamanlar yeni kurulan Sosyalist Gençlik Örgütü liseliler grubundaydım ve 1970-71 yılında birkaç sayı liseli gençler dergisini çıkardık. İlk yazılarımı yazmanın tadını orada aldım. 12 Mart Askeri darbesi olunca yayın kendiliğinden durdu” dedi.
Mümtaz Ergün: Gazetecilikle ilk tanışmam 1971 yılında oldu
Benim gazetecilikle ilk tanışmam 1971 yılında oldu. Liseyi bitirdikten sonra Üniversite Seçme ve Yerleştirme sınavlarına katıldım. Ancak aldığım puan Ankara Cebeci de o yıl yeni açılmış olan Halkla İIişkiler ve Gazetecilik Yüksek okulu ve istemediğim birkaç başka bölümü tutuyordu. Kaydımı Ankara Gazetecilik Yüksek Okulu’na yaptırdım.
Bir sömestir derslere devam ettikten daha sonra Almanya olanağı doğdu. Buradaki akrabalarımın daveti ile yüksek öğrenim yapmak üzere Temmuz 1972’de Berlin’e geldim. O tarihten beri de hep Berlin’de oldum.
Batı Berlin’e geldiğimde ve sonraki yıllarda Türkiye’deki sol akımlarının hemen hemen bütün yansımalarını Berlin’de bulmak mümkündü. Bunların yanında bir de sol görüşlü işçi dernekleri ve federasyonları vardı. Bu Sol işçi dernekleri bugünle kıyaslanamayacak kadar güçlü derneklerdi.
Berlin’de öğrencilik günlerim ve 70’li yıllar
1983 yılında Berlin Hür Üniversitesi (Freie Universität Berlin – FU) İşletme iktisadı, bankacılık ve finansman bölümünü bitiren Mümtaz Ergün, konuşmasına şöyle devam etti: “70’li yıllarda Berlin’de çok etkin bir öğrenci derneği vardı. 1950’li yılların sonunda kurulan bu dernek 1960’lı yılların ortalarında solcu ve sosyalist görüşlü öğrenciler tarafından ele geçirilerek güçlü bir dernek haline getirilmişti. Ben de bu dernekte aktif olarak çalışmaya başladım. Derneğin bir dönemde ikinci başkanlığını yaptım. Ayrıca Demokratik İşçi Derneği’nde de aktiftim. O zamanlar Alman öğrenci dernekleri de çok politikti. Berlin Teknik Üniversitesi’nin ana kapısından girdiğinizde en az iki üç Alman sol grubunun ve sol görüşlü birkaç yabancı öğrenci birliğinin veya partinin standı ile karşılaşırdınız ve elinize bir kaç bildiri tutuşturulurdu. Genel siyasi ortam çok renkliydi.”
Basınla yollarımız ikinci kez Berlin’de kesişti
Mümtaz Ergün: “1970’li yıllarda Berlin Teknik Üniversite’sinde 500, Berlin Hür Üniversite’sinde ve diğer yüksek okullarda da 300 civarında kayıtlı Türkiye kökenli öğrenci olduğu tahmin ediliyordu. Bu öğrencilerin hemen hepsi ya burada akrabaları olduğu için, ya da Türkiye’deki askeri politik ortamdan kaçarak, veya Türkiye’deki Sümerbank, Etibank, Türkiye Elektrik Kurumu gibi çeşitli devlet kurumlarından burslu gelen öğrencilerdi. Genellikle de sol görüşlü kimselerdi.
Basınla yollarımız ikinci kez Berlin’de kesişti. Berlin Öğrenci Birliği’nin dergisi yazı kurulundaydım. Dergi derken kendi olanaklarımız ölçüsünde, A4 ebadında, teksir makinesi ile çoğalttığımız, zımbaladığımız dergilerdi. Daha sonra Berlin Türk Merkezi’nin iki ayda bir yayınladığı Almanca “Türkei Heute” dergisinin yazı kurulunda yer aldım.
O yıllarda Almanya’da ve Batı Berlin’de yaşayan Türk toplumu içinde politik kutuplaşmalar, ayrışmalar giderek arttı, şiddetlendi. Hatta 1980 yılı başında Celalettin Kesim isminde çok değerli bir öğretmen ve sendikacı arkadaşımız, yoldaşımız Kottbussertor da öldürüldü. Kendisini saygıyla anıyorum.
Kreuzbergliyiz Hepimiz Kitabı – Zwischenstation Sauerteich
O zamanki Berlin Hür Üniversitesi’ne bağlı öğrencilere geçici iş bulan “Heinzelmännchen” üzerinden haftalık, iki haftalık, aylık işler bulduğunu; üniversite öğrenimi ve dernek çalışmalarının yanı sıra evlendiğini ve çalışmak zorunda olduğunu söyleyen Mümtaz Ergün, “1980 yılında Jugendhof Schlachtensee suçlu gençler yurdunda eğitimci olarak yarım günlük bir iş buldum ve çalışmaya başladım. Bu gençlik yurdu biri kapalı, diğerleri açık gruplardan oluşan yatılı bir yurttu. Buraya 14-18 yaşları arasında suçüstü yakalanan çocuklar gönderiliyordu. Ben esas olarak suçlu Türk gençlerine yönelik eğitimci olarak işe alınmıştım. Onların her türlü derdiyle ilgileniyordum. Zamanla bu gençlerle yaşadıklarım bana çok ilginç gelmeye başladı ve notlar tutmaya başladım. Bu anekdotları 1986 yılında değerlendirerek ‘Kreuzbergliyiz Hepimiz’ adı altında bir kitap haline getirdim ve kitap yayınlandıktan sonra hem Türkiye’de; hem burada çok olumlu tepkiler aldı. Türkiye’ye de o zamanki NOKTA Dergisi’nde ve daha çok sayıda dergide çok övücü kritikler aldı. ‘Kreuzbergliyiz Hepimiz’ adlı kitabım 1989 yılında Ikoo Verlag tarafından Almanca olarak “Zwischenstation Sauerteich” adıyla yayınlandı. Ayrıca 1987 yılında, zamanın Berlin Yabancılar Görevlisi Barbara John, entegrasyona yönelik, ancak her iki kültüründe güzelliklerini farklılıklarını içeren kısa hikayeler önerdi. Konuyla ilgili hikayeler yazdım. Ancak yayınlanmadı.” şeklinde konuştu.
Mümtaz Ergün: Fakir Baykurt’un ‘Sakarca’ adlı hikaye kitabını İsveç Televizyonu’na uyarladım
1983 yılı başında kendi isteğiyle Jugendhof Schlachtensee Gençlik Yurdu’ndan ayrılan Ergün, ardından da Schöneberg İlçe Belediyesi’nde kısa adı SPAS olan bir şehircilik ve kiracı danışmanlığı kuruluşunda sosyal planlama uzmanı olarak çalışmaya başladığını dile getirdi. Bu arada ünlü yazar ve öğretmen Fakir Baykurt’un ‘Sakarca‘ adlı hikaye kitabını İsveç Televizyonu’na uyarladığını söyledi.
Duvarın yıkılmasıyla her şey alt üst oldu
1989 yılında Berlin duvarının yıkılması ile birlikte her şeyin alt üst olduğunu, kendisinin de 1990‘da iki arkadaşıyla‚‘Bilgi Interface‘ isimli bir bilgisayar firması kurduğunu belirten Mümtaz Ergün, çeşitli sebeplerden dolayı birkaç yıl sonra iş yerini yanlarında çalışan arkadaşlara devrettiğini belirtti.
Türk Alman İşverenler Birliği (TDU) Genel Yayın Yönetmenliği
1993-2002 yılları arasında kuzeninin Frankfurt/Oder, Wildau Al0 alışveriş merkezlerinde bulunan işletmesinde yönetici olarak çalıştığını belirten Ergün, 2003 yılında Berlin medya ve matbaacılık sektörüne büyük katkıları olan işadamı Diyap Sakallı aracılığıyla Türk-Alman İşverenler Birliği (O yıllarda Türk-Alman İşadamları Birliği) TDU’da göreve başladığını ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:
“2003 yılı Mayıs ayında yapılacak TDU Genel Kurulu’nu hazırlamak ve bir dergi çıkarmak üzere 4 ay gibi kısa bir süre için işe alındım ve daha sonra büro yöneticisi olarak bugüne kadar devam ettim. Yeri gelmişken buradan dönemin başkanları Bahattin Kaya, Hüsnü Özkanlı ve halen başkanlık görevini yürüten Remzi Kaplan ile şimdiye kadar yönetim kurullarında görev alan arkadaşlara bana gösterdikleri yakınlık ve güvenden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. TDU’da hem büro yöneticiliği hem de yayın organlarının, projelerin yayın yönetmenliğini yürüttüm. Büro işlerinde bana 2009’a kadar yardımcı olan ekip arkadaşlarım Derya Çolaker ve Şahin Aktürk’e de yine teşekkür ederim. Başkent Berlin’de Türk basınınla ilk tanışmam TDU ile oldu.
Çıkarılan yayınların içeriğinin belirlenmesinden, yazıların yazılmasına, Almanca‘ya çevrilmesine ve sayfa düzenine kadar hemen hemen bütün yük omuzlarımdaydı. Bunların başında TDU’nun üç ayda bir iki dilde düzenli çıkarılan ‘Ekonomi Dergisi‘ adlı bir yayını geliyor. Dergide ekonomik makaleler ve haberler yanında, dernek üyelerinin çalışmalarına ve Berlin’deki diğer etkinliklere yer veriyoruz. Son yayınımız “Corona’nın İşletmelere Olan Etkileri” adlı kitapçık oldu. Bu kitapta da 12 işverenle COVID-19’un mali ve sosyal etkileri üzerine yaptığımız söyleşiler yer alıyor.
“Memleketim Berlin – Berlin Meine Heimat“
TDU’nun önemli yayınları arasında, ilçe belediyeleri ve AB fonu tarafından cüzi bir miktarla desteklenen “Memleketim Berlin/Berlin Meine Heimat” adlı yayınlar önemli bir yer tutuyor. Bu kitaplarda Charlottenburg ve Spandau İlçesi‘nde yaşayan Türkiye kökenlilerin önde gelen başarılı işveren, gazeteci, politikacı, sosyal alanda çalışanların hayat ve başarı hikayeleri üzerine söyleşiler yer alıyor. Bunun dışında TDU’nun kuruluşunun 10. ve 20. dönem yılları için çıkardığımız kitaplar var.
Bu yayınların hazırlanmasında duayen gazeteci Hüseyin İşlek bana her bakımdan çok yardımcı oldu. Kendisine de bu özverili çalışmaları ve katkıları için teşekkür borçluyum.
Bunun dışında dernekçilik hayatım da devam ediyor. Halen HDF Avrupa Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu üyesiyim. Şimdi ise taze emekliyim ve yarım gün TDU’da çalışıyorum. Bir tek evladım olan oğlum da Potsdam Film ve Fernseh Akademisi mezunu dijital iletişim alanında çalışıyor. ATGB’ye bu yararlı çalışmasından dolayı teşekkür ediyor, hepimize başarılar diliyorum.”
Şubat ayı toplantısı ATGB Berlin üyesi Gülten Abacı’nın yaşgünü nedeniyle kendi elleriyle hazırladığı pastasının kesilerek, yaş gününün kutlanmasıyla sona erdi.
Fotoğraflar: Münir Bağrıaçık, Mümtaz Ergün, Hüseyin İşlek ve AYPA.TV
Video: Hikmet Tekemen/Birlik TV
İlk yorum yapan olun