ZAFER ZERDELİ: “KORONA TESTİ İÇİN 4 KİŞİ 1600 LİRA VERDİK”

Korona Söyleşileri

ZAFER ZERDELİ: “KORONA TESTİ İÇİN 4 KİŞİ 1600 LİRA VERDİK ANKARA’DA HASTANEDE”

Hüseyin İşlek / Berlin

Zafer Zerdeli Berlinlilerin sevdiği bir Türk berberi. Hani şimdi modern olarak kuaför ya da erkek kuaförü (Herrenfriseur) diye adlandırıyor ve tabela asıyorlar ya! İşte öyle bir berber, Zafer Berber. Mart ayında Çin’in Wuhan kentinden yayıldığı söylenen ve tüm dünyanın başına bela olan Koronavirüs salgını, kadın olsun, erkek olsun en çok onlara “darbe vurmuş” öyle diyor Berber Zafer. “Aman abi ha! Arkadaşlar takılıyor bana, 35 yıl bu semtte berberlik yaparım, hemen yanımda semt pazarı var. Çay içmeye, mola vermeye bana geliyor hemen hemen hepsi, pazar kurulduğunda. Çünkü bende her zaman taze çay var, müşterilere ve dostlara. Aman, benim adım Zafer Zerdeli. Sakın ha, sen de “Zırdeli” yazma!

“Erkek kuaförü ne iş yapar?” diye soruyorum Zafer Zerdeli’ye. “Kuaför” ne? “Berber” ne?

“Erkek berberi veya erkek kuaförü, erkeklerin saç ve sakallarını kesen, şekillendiren, tarayan, saça perma, röfle yapan, saçı boyayan, dökülen saçların yerine peruk yapan, başın çeşitli bölgelerindeki kılların temizliğini yapan, baş ve yüz masajı yapan kişidir” diyor “Ekşi Sözlük”.

Yıllarca güzel Türkçemiz yozlaşmasın diye yazdıklarıma özen gösteririm, Türkçe adına hata yapmamaya çalışırım. Ama “berber” ve “kuaför” farkını demek ki hiç düşünmemişim. Biraz araştırdım, “berber” ve “kuaför” farkı için şöyle yazmak mümkün. Erkek kuaförleri isme önem verir, dükkanlarının ismi şekilli olurmuş. “Altın Tarak”, “Şekilli Makas” tarzı isimler koyuyorlarmış adlarının önüne. Berberler ise içeriğe önem verir, dükkana ya çocuğunun ismini koyar, ya da “Cici Berber” derlermiş dükkanlarının adına. Zafer Zerdeli’ye sordum: “Ben sadece berberim, dükkanın adına bakma ve sadece saç, sakal keser, saça biraz şekil veririm o kadar. Dükkanın adı da Almanya’da olduğumuz için “Çağla Herrenfriseur”.

“Berber neyse odur” diyor Zerdeli. Elinde makası ve tarağı var her zaman. Elinde olanı görürsün. İşi biter, müşteri isterse başını yıkar. Dükkanı da küçük ve şirin, üstelik benim eve iki kilometre kadar mesafede. Hava güzel olduğunda yürüyerek giderim. Berlin’de berberim Zafer Zerdeli. Türkiye’de ise sevdiğim bir kardeşim var Türk berberi, Gürkan Şengöçen. Kim ne derse desin, dilimize de “berberlik” olarak yerleşmiştir bu meslek. Hiç bir erkek “kuaföre gidiyorum” demez! “Berbere gideceğim”, ya da “berbere gidiyorum” veya “berbere gittim” der saç kestirmeye giderken, “kuaför” kelimesi kadınlarla özdeşleşmiştir.

Zafer Zerdeli yaklaşık yarım asırlık Berlinli

Zafer Zerdeli aslen Çorumlu ama çocuk yaşlarında önce Ankara’ya yerleşmiş ailesi. Daha sonra 1972 yılında Zafer’in yine çocuk olduğu yaşlarda Almanya’ya gelmişler. “35 yıldır kendi işimin başındayım. Hayatımdan memnunum, Allah bereket versin, evimi bu işten kazandıklarıma geçindiriyorum. Belirli bir müşteri kitlem, Almanların “Stammkunde” dedikleri düzenli müşterilerim çok. Allah onlardan ve herkesten razı olsun. Koronalı günler biraz zorladı bizi ama buna da şükür” diye başlıyor sorularımı yanıtlamaya. Bir yandan saçımı kesiyor, bir yandan söyleşi yapıyoruz. Ses cihazım sesleri kaydediyor ya!

Zafer Zerdeli, Korona günlerine nasıl yakalandın? Sorun yaşadın mı?

Zafer Zerdeli: Korona günlerinde altı hafta mecburi kapatma döneminde, herkes gibi ben de kapattım. Altı hafta şehir ile hiç ilişkimiz olmadı, bahçe ile uğraştık. Dükkana bile uğramadım o süreçte. Bahçem olduğu için, günlerimizi orada geçirdik ailece. Çok da mutlu olduk. Bahçedeki evimizde tamirat yaptık ve boyadık baştan aşağıya. Yani kısacası Berlin’de uzun süreli yapamadığımız tatili kendi bahçemizde yaptık. Misafir davet edemedik, fiziki mesafe, maske takma zorunluluğu nedeniyle ama bol bol gril yaptık ve eğlendik ailece.

Yasaklar kalkınca neler yaptın? Devlet yardımı aldın mı?

Zafer Zerdeli: Devlet yardımından üst sınır olan 14.000 Avro’yu talep etmiştim, hemen havale ettiler banka hesabıma. Daha sonra haksızlık yaptığımı düşünerek, 9.000 Avro’sunu iade ettim kendiliğimden, kendi arzum ve kararımla. Korona yasakları kalkınca, dükkan için bolca maske ve dezenfektan aldım o günlerde oldukça pahalı fiyatlarla. Müşteriler genelde maske ile geliyorlardı ama maskesini unutan veya maskesinin kulak ipleri kopanlara maske vermek zorunda kaldım. Traşı maske ile yapmak zorundayız çünkü.

Son sorum Korona üzerine ne söylemek istersiniz?

Zafer Zerdeli: Yeğenimin düğünü için Ağustos ayının ikinci haftası Türkiye’ye gitmek zorundaydık ailece. Zira yeğenime geçen seneden söz vermiştim düğününe geleceğim diye. Türk Hava Yolları ile ailece dört kişi dört günlüğüne Ankara’ya uçtuk. İki gün düğünle ve iki gün de Korona testi yaptırmakla uğraştık bir hastanede. Zira giderken sorduğumuzda yetkililer “Test yaptırmadan dönmeyin. Uçağa almazlar, biletleriniz yanar” dediler. Daha önceden de duymuştuk, “Havaalanında test yapıyorlar ve 110 lira alıyorlar” diye. Bir ara “220 liraya çıktı” dedi bir arkadaşım. Biz de sorun olmasın diye, dört günümüzün iki gününü düğüne, iki gününü de test için hastaneye ayırdık. Dört kişi 400 liradan 1600 lira verdik test için.

Ama herşeye rağmen Türkiye’ye giden ve Türkiye’den gelen herkese önerim, havaalanına test neticesini almadan gelmesinler. Zira test yaptırmadan uçağa almayacaklar ve biletleri yanar. Herkese sağlıklı günler diliyorum.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*