AHMET YILMAZ: “BENİM MASKEM SENİ, SENİN MASKEN BENİ KORUR”

Korona söyleşileri

AHMET YILMAZ: “MASKEMİZİ TAKALIM HEM KENDİMİZİ, HEM KARŞIMIZDAKİNİ KORUYALIM. BENİM MASKEM SENİ, SENİN MASKEN BENİ KORUR, UNUTMAYALIM.”

Hüseyin İşlek / Berlin

1983 yılında Berlin Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliği’nde göreve başlayarak uzun yılllar Berlinli çocukların ve gençlerin eğitimi için büyük çabalar sarf eden Çorumlu emekli öğretmen Ahmet Yılmaz ile yapacağız bugünkü Korona söyleşimizi.

1955 Çorum, Osmancık doğumlu Ahmet Yılmaz, ilkokulu burada bitirir. Daha sonra babasının tayini nedeniyle ortaokulu Sungurlu’da okur ve yolu yine Çorum’a düşer. Çorum Öğretmen Okulu’nda yatılı okur ve ilkokul ikinci sınıftan beri hayal ettiği öğretmenlik mesleğine kavuşur. 1972’de Adıyaman, Kahta Narenciye Nahiyesi Dumlu Köyü’nde göreve başlar. 1974 yılında ailesinin yaşadığı Sungurlu’nun Beşdam Köyü’ne atanır. Aynı yıl memleketinde şimdiki eşiyle evlenir, yuva kurar ve 1983 yılı Mayıs ayına kadar burada göreve devam eder Yılmaz. O yıla kadar memleketine başta eğitim olmak üzere sayısız katkısı olur, yeniliklere imza atar ve ödüller alır.

BERLİNLİ YILLAR

Bir gazete haberinden etkilenerek, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yurt dışındaki işçi çocuklarının eğitimi için açtığı sınavları kazanır ve 29 Mayıs 1983’te Berlin Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliği’nde göreve başlar. 21 öğretmen arkadaşıyla öyle aktif çalışmalar yapar ki, bakanlıkça takdir edilir ve öğretmen sayısı 63’e çıkar. Türkçe ve Türk Kültürü dersleri verdikleri öğrenci sayısı o yıllarda altı binlere ulaşır.

Ahmet Yılmaz içinde çalışma ateşi yanan idealist bir öğretmendir. Birçok idealist öğretmen arkadaşıyla, Berlin’de bazı ilklere imza atarlar. 23 Nisan Bayramı kutlamalarını başlatır ve kentin ilçelerine taşır. 1984 yılında Berlin’de öğretmen arkadaşlarıyla beraber öğrenciler arasında bir “23 Nisan Resim Yarışması” düzenler.

Ahmet Yılmaz’dan dinleyelim biraz isterseniz yaptıkları başarılı çalışmaları, ne dersiniz?

Ahmet Yılmaz: Benim önerimle 1985 yılında “23 Nisan Çocuk Yürüyüşü”nü yüzlerce öğrenci ve velinin katılımı ile Ku’damm’da gerçekleştirdik. O yıllarda Eğitim Ataşeliğimiz adına “Fidan” adlı bir Türk kültürü ve eğitim dergisini çıkarmaya başladık. Yazar ve yönetici olarak çalıştığım bu dergiye diğer öğretmen arkadaşlarımın da katkısı var. Berlin’e uzun yıllar hizmet ettim ve çocuklarımızın eğitimine katkı verdim.

Görev sürem doldu ve Türkiye’deki görevime dönme zamanım geldi. Konsolosluk çalışanlarından ve sivil toplum kuruluşlarından dostlar, burada kalmamı ısrarla talep ettiler. Berlin’de eğitimlerine devam eden çocuklarımın eğitim süreçlerinde kopmalar olmasın düşüncesiyle bu teklife evet dedim ve çok sevdiğim öğretmenlik mesleğinden 15 Kasım 1989’da istifa ederek ailemizle birlikte Berlin’de kaldık. Türk Alman Kültürel Mübadele Merkezi’nde yönetici olarak göreve başladım ve burada “Berlin’de Meşale” isimli dergiyi de bu kurum adına çıkarmaya başladım. Aynı zamanda Berlin Eğitim Ataşeliği olarak kurucusu olduğumuz “Berlin Türk Aile Birlikleri” Başkanı oldum. Böylece sivil toplum kuruluşlarında da çalışmaya başlamış oldum. 1991 yılında “Ideal Schädlingsbekämpfung – Haşeret ile Mücadele Servisi”ni kurdum. Artık kendi kulvarımda koşacaktım. Bu yıl 29. yılımızdayız. O gün bugündür başarılı ve tercih edilen bir firma olarak, müşteri memnuniyetini artırmak için baba oğul durmadan çalışmaktayız.

Ahmet Hocam, konumuz aslında Koronavirüs. Salgına nasıl yakalandınız? Hazırlıklı mıydınız?

Ahmet Yılmaz: Çin’de başlayan ve yoğunlaşan virüs problemi ilk başlarda bize biraz uzak gibi geldi. “Diğer ülkelere gelirse acaba Türkiye ve Almanya’ya da gelir mi” sorularını ve endişelerini seslendirmeye başladık, ancak her yıl mart ortasında yaptığımız gibi hem yaşlı anneme bakmak ve hem de çiftliğimizde oyalanmak için Türkiye’ye gitmeye hazırlanmıştık. Biz 14 Mart’ta uçacaktık ki Türkiye sınırlarını 17 Nisan’a kadar kapattı. Valiz elimizde kaldı. Tamamen hazırlıksızdık ve kısa süreli şok yaşadık. Sonunda bilmediğimiz bir bela üzerimize geliyordu. Nelerle ve nasıl karşılaşacağımızı da bilemiyorduk. Ailece bir arada olursak daha iyi dayanışırız ve zorluklara daha kolay göğüs gerebiliriz diyerek sakinleşerek, durumu kabullendik.

Size göre Alman makamları Korona’ya karşı hazırlıklı mıydı?

Ahmet Yılmaz: Almanya, Türkiye ve diğer Avrupa ülkelerinden sonra karşılaştı Korona ile. Bu onlara virüsü biraz daha tanıma ve hazırlanma fırsatı verdi. Takdirle hizmetlerini bildiğimiz Robert Koch Enstitüsü bu konuda gerekli bilimsel önlemlerini yetkililere sundu ve tek elden çalışmalar yürütüldü. İsabetli tedbirleri, kararları toplumla paylaştılar. Ben Alman devletine ve hükümet edenlere güveniyordum. Dünya ekonomik krizlerle boğuşurken Almanya, güçlü bir şekilde büyümeye devam ediyordu. Oturmuş bir devlet yönetimi, güçlü bir bürokrasi, bilinçli ve çalışkan bir toplumdan bahsediyoruz. Toplumu bilgilendirme, huzur ve güveni sağlamada oldukça başarılı buluyorum. Şahıslara, işçi ve işverenlere sağlanan maddi destekler hiç de azımsanacak durumda değildir. Firma olarak biz mart ayını normal atlattık. Nisanda faturalarımızın yüzde 70’i  ödenemedi. Biz de yardıma müracaat ettik ve ertesi gün hesabımıza 9.000 Avro geldi. İşçi çıkarmadan ve hizmetimizi aksatmadan servislerimiz devam edebildi. Ben şahsen bir bütün olarak devleti, bürokrasiyi ve toplumu bu konuda başarılı buluyor ve tebrik ediyorum. Maalesef Türkiyemiz ve birçok Avrupa ülkesi aynı kararlılığı gösteremedi ve süreci iyi yönetemedi. Basit bir örnek, maske meselesi. Bu konuda 24.05.2020 tarihinde yazdığım “Evde Kal Türkiyem” adlı şiirimden bir kıta sunayım sizlere:

…….
“Şu maske işini desem mi size?
Muhtacız el kadar pamuklu beze,
Mağazaya girsek de, satsak da ceza.
Korona bekliyor, polis bekliyor.
Evde kal Türkiyem evde kal evde.”

Türkiye’ye ne zaman gideceksiniz ?

Ahmet Yılmaz: Ben memlekette on dönümlük bir alanda çiftlik kurdum. Her yıl mart ortalarında memlekete gidiyor, orada hem yaşlı anneme bakıyor, hem de bahçedeki ağaçlarımla ve hayvan dostlarımla vakit geçiriyordum. Ama Korona izin vermedi, bu sene gidemedik. Korona denen bu bela bizleri evlere kapattı, kendisi dünya turuna çıktı ama kısmetse ağustos ayının ikinci haftası gitmeyi düşünüyorum.

“NAMUSSUZ KORONA, BİZLERİ EVLERİMİZE KAPATTI, KENDİ DÜNYA TURUNA  ÇIKTI. GİTMEDİGİ ÜLKE YOK.”

Ahmet Hocam, son olarak Korona ile ilgili gözlem ve Berlinlilere önerilerinizi sorayım!

Ahmet Yılmaz: Bir bütün olarak insanlığı tehdit eden bu acımasız Korona belası, aşısı ve ilacı bulunana kadar dünyayı korkutmaya devam edecek. Toplum, bu konuda bence üçe ayrılıyor. Bir grup kurallara uyup sağlıklı kalma gayretinde iken, bir başka grup çeşitli gerekçelerle virüsün onlara gelmeyeceğini, gelse de onlara bir şey yapamayacağını düşünüyor. Üçüncü grup ise, bu krizden ben nasıl menfaat elde ederim diyerek hinlikler ve cinlikler peşinde. Bakıp hep birlikte göreceğiz, hangi grup haklı ve kazançlı çıkacak.

Berlinlilere tavsiyeleriniz?

Ahmet Yılmaz: Mutlaka kurallara uyalım. Maskemizi takalım ki karşımızdakileri de koruyalım. Onlar da maskesini taksın ki bizi  korusunlar. Benim maskem seni, senin masken beni korur, unutmayalım. Sen beni, ben seni koruyorum derken bizler Korona karşısında kocaman bir güç oluruz ve mutlaka en kısa zamanda ve en az kayıpla onu yener ve kurtuluruz bu beladan.

  • Korona günlerinin hepimizde psikolojik örselenmelere sebep olduğu muhakkak. Bir an önce kendimizi toparlamaya çalışalım. Bir çoğumuzda tahammül eşiği çoktan düştü. Çabuk tepki verir olduk. Daha çabuk kırılıyor ve kırıyoruz. Birbirimize empati ile yaklaşalım. Konsantrasyon sorunu yaşar olduk. Buna da çare arayalım.
  • İnsanlar evlerine kapanınca hayvan dostlarımız mahalle ve sokak aralarına kadar gelir oldular. Onlar için yiyecek ve içecek hazırlayalım.
  • Bir de Türk yetkililerden ricam. Bu Koronavirüs’ü (Covid-19) sürecinde kullanılan tüm bilimsel ve veya İngilizce terimler yerine Türkçe kelimeler kullanılsın. Henüz karşılığı yoksa da, Türk Dil Kurumu ve dil bilimcilerimiz ne güne duruyor. Üretsinler efendim. “PC”ler hayatımıza girince, daha önce olmayan bir çok kelime üretildi. Örneğin, bilgisayar, bellek, hafıza kartı vb. Değil mi yani?
  • Herkese Koronasız günler diliyorum. Sağlık çalışanlarına ve bilim adamlarının aşı ve ilaç bulma gayretlerine teşekkür ediyor ve minnetlerimi, saygılarımı sunuyorum.

Bana bu fırsatı verdiğiniz için şahsınıza ve Ne.Var.Ne.Yok.de haber portalına da gönülden teşekkürler.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*