ÜÇ RESSAM, ÜÇ AYRI DÜNYA

Karstadt’ın Hermannplatz şubesinde Nur Özalp, İbrahim Coşkun ve Abuzer Güler imzalı resim sergisi açıldı

Hüseyin İşlek / Berlin

“3+3 Welten – Üç Ressam, Üç Ayrı Dünya” başlıklı sergi renklerin, imgelerin oluşturduğu, birbirinden farklı resimsel dünyalardan oluşuyor. Bir resme nasıl bakarsak, neyi görmek için bakarsak, onu görürüz. Ressamın desenleri, figürleri, renklerin oluşturduğu öyküleri çoğu zaman fark edemeyiz çoğumuz. Aslında bir resim üç boyutludur: Bir, bizim gördüğümüz resim. İki, ressamın bize göstermeye çalıştığı resim. Ve üç, resmin bize anlatmaya çalıştığı resim.

Bir sergiyi gezdiğinizde siz de hemen fark edersiniz, resimlerde genelde ressamların geldikleri ülkeden izler var. İnsanın doğup büyüdüğü coğrafyadan kopması mümkün değil. Nereye giderse hem anadilini, hem de çocukluğunu taşır eserlerine ressam. İçinde yaşadığı toplum da ona başka bir kucak, yuva olur. Geçmişle, günümüz bir yerlerde birleşir, yeni bir gelecek oluşturur.

Karstadt’ın Hermannplatz şubesinin dördüncü katındaki sergi salonunun duvarlarında göreceğiniz resimlerde, bu üç özgün ressamın geçmişinden bugüne taşıdıklarıyla, yaşadığımız ülkenin kaynaşması var. Doğu batı sentezi var. İki dünya arasında yaşayan ve hem oraya hem buraya durmadan gidip gelen resimler bunlar. Göçün, göçmenliğin araladığı kapılar, pencereler. Bu sergide yer alan eserler sanatçıların son 20-25 yıl içinde yaptığı çalışmalardan oluşmuş. Haydi sanatçıları ve eserlerini birlikte tanıyalım. Ne dersiniz?

Nur Özalp
2000-2002 yılları arasındaki çalışmalarından büyük boyutlu dört eseri ile sergiye katılan sanatçı Nur Özalp’ın resimlerinin dili yapyalın, anlaşılır. Bu da izleyici için iyi bir şeydir. Kimlik arayışları, ayakta durma çabaları, hayata tutunmaya çalışmalar, gözden kaçan hayat kırıntıları, anıların araladığı pencerelerden bugüne bakma çabaları. İşte bunlar duvarlar arasına sıkışmış hayatlardan dışarı fışkıran, bize seslenen görüntülerdir. Renklerin sesine kulak veriyor Nur Özalp, onların sözcükleriyle oluşturuyor resimlerini.

İbrahim Coşkun
Geçtiğimiz yıl sonu bu sergi teklifini alan sanatçı İbrahim Coşkun araya Koronavirüs salgınının girmesi nedeniyle serginin gerçekleşmediğini söylüyor ve “Çok ani ve kısa zamanda gelişti, 3-4 hafta önce teklif yeniden geldi. Karstadt yetkilileri sergide Türkiyeli sanatçılar olsun ama eserleri hem batıyı, hem de yaşadıkları ülkeyi ve kenti biraz yansıtsın istediler. Ben de sanatçı dostlarım Nur Özalp ve Abuzer Güler’e teklif götürdüm, kabul ettiler. Biraz aceleye geldi ama güzel bir sergi oldu.” diyor. İbrahim Coşkun, altı eseriyle katılıyor sergiye. Coşkun, her zamanki gibi geldiği coğrafyayı yüreğinden hiç indirmemiş bir ressam. Acıların ressamı yani. Yanmış, yıkılmış, tahrip edilmiş coğrafyaları resimlerine taşıyor. Sevinci unutmuş insanların dünyasının aynası, daha doğrusu Anadolu’nun dinmeyen ağıtı Coşkun’un eserleri. Susuz kalmış insanın gözlerini görüyorum onun resimlerinde, çaresizliğine yenik düşmüş insanların hayatını yansıtıyor eserlerine.

Abuzer Güler
Sergiye 1999-2000 yılları civarında yaptığı dört eseri ile katılan sanatçı Abuzer Güler, bu mekanı gördükten sonra karar vermiş eserlerin seçimine. “Ben bunlara müzik çalışmalarım diyorum. Klâsik Batı Müziği ile Klâsik Türk Müziğinin karışımı, doğu batı sentezi olan bir çalışmayı yansıtıyor eserlerim. Eserlerimden biri örneğin, Klâsik Türk Müziğini “Herbst Sonate – Sonbahar Sonatı” ve bir diğeri ise çeşitli enstrümanlardan oluşan çalgıların beraber taksimi. Bir eser çalınmaya başlamadan sanatçılar bir giriş taksimi yaparlar ya! İşte bu resim orada icra edilen müzik ve kullanılan çalgılardan esinlenerek yapılan bir eser.” diyor Güler. Güler’in eserleri ömrümüzün sonbaharına doğru yol alıyor iç dünyamızda. Kulaklarımızda hissettiğimiz iç dünyamızdan gelen unutulmaz Türk müziği eşliğinde. Bir sonat oluşturuyor ya da resmindeki sonatı duyalım istiyor sanatçı. Onun eserleri şiirsel, müzik ise hep var, notaların ayak izleri hep hissediliyor baktığınızda.

Gültekin Emre
Serginin sunumunu ve sanatçıların tanıtımını yine sanatçı bir dostum yapıyor, şair yazar Gültekin Emre. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Rus Dili Edebiyatı Bölümü mezunu Emre de sanata şiirleri, hikaye ve romanları ile katkı veriyor. Şiir dergileri yöneten, çevirmenlik ve düzeltmenlik yapan Gültekin Emre 1980 yılından beri Berlin’de öğretmenlik ve yayın yönetmenliği ile uğraşıyor. Eserleri Türkiye’de “Varlık” başta olmak üzere birçok yerde yayımlanıyor. “Orhan Murat Arıburnu Şiir Ödülü” (1991) ve “Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü” (1996) sahibi olan Emre’nin basılmış sekiz kitabı var.

Fotoğraflar: Hüseyin İşlek ve AYPA

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*