Hüseyin İşlek / Berlin
Tiyatrom’da yetmişbirincisi düzenlenen Berlin felsefe akşamlarının bu seferki konusu “Rönesans ve Din Savaşları”ydı. Dr. Ufuk Yaltıraklı Rönesans öncesi ortaçağ döneminin son iki yüzyılına ağırlık vererek “Birey” anlayışının ilk tohumlarının felsefe ve din alanında nasıl atıldığını anlattı. Özellikle “karanlık çağ” olarak bilinen bu dönemin pek de karanlık olmadığını, bu dönemde Rönesans’a giden yolun nasıl hazırlandığını önemli din adamlarından örneklerle dile getirdi.
Çınlar Vardar’ın moderasyonu üstlendiği etkinlikte, özellikle Boethius, Roscelinus, Abaelarus ve Ockhamlı William’ın akıl ve din ilişkisi hakkındaki düşünceleri ilgiyle dinlendi. Yaltıraklı, Rönesans’ın “Birey” anlayışını tamamlar biçimde “Gülmenin ilk kez bu dönemde günah olmaktan nasıl çıktığı” konusunu ise Rabelaris örneğiyle dile getirdi.
Etkinliğin konuk konuşmacısı yaşamını İsveç’te sürdüren gazeteci yazar, şair, öykü ve deneme yazarı Tekin Sönmez ise kendi romanlarından örneklerle başlayıp Türkçe’nin de önemini vurgulayarak Luther’in İncil’i Almancaya çevirmesini örnek vererek daha çok dil konusundaki bir rönesanstan bahsetti. Kendisini “bireyliğin ve gezginin sürgünü” olarak tanıtan, uzun yıllar Cumhuriyet gazetesinde savaş muhabirliği de yapan İsveç Pen Kulübü (Yazarlar Derneği) Onur Üyesi Sönmez’in yayınlanmış 8 şiir, 5 roman ve bir de öykü kitabı var. Kendi kitaplarını da yanında getirmiş olan Tekin Sönmez kitaplarını isteyenlere Tiyatrom’un fuayesinde imzaladı.
İlk yorum yapan olun